Anton Parks

Anton Parks
İlk resimdeki Sa'am, Enki'dir. Kaynaklara ulaşmak için Anton Parks'ın websitesini resmi tıklayarak ziyaret edin.

26 Şubat 2015 Perşembe

4.BÖLÜM


USUMGALLAR, ANUNNA’ların YAPIMINA İZİN VERİYOR...

Demiurge’nin gücü delilik! Çünkü aptaldı ve hiç zekası yoktu. Dünyayı yarattığına inanıyordu. Sophia’nın ona karşı çalıştığını bilmiyordu.

(Not: Demiorge Yunanca Demiurgos’tan gelmekte. “Yaradan veya zanaatkar” Dini metinlerde başarısız yaratıcı olarak geçmektedir ve kendini gerçek Tanrı’nın (Ana Kaynak) yerine koymakta. Kabiliyetsiz yaradan diye bilinir. Sophia, dini metinlerde (Yunancada bilge) Ana Kraliçe anlamında ve gerçek yaratım sürecini başlatan diye geçer. Bu bilgelik, birçok eski metinde yer almaktadır. Mesela, İncil’de olduğu gibi Ana Tanrıça dolaylı yoldan çok kurnazca sembolize edilmiş, İbranice’de Hokhomah –bilgelik kelimesi altına gizlenmiştir. Bu kelimeyi Sümerceye tercüme ettiğimizde, ( Sümerde O harfi yoktur) Hu-uk-mah bilgeliği ve bilinci büyüten, kabarık bir kuştur. Mucizevi şekilde kuş veya kumru Ana Tanrıça’yı evrensel boyutta sembolize eder. Hristiyanlıkta da kuş, Kutsal Ruh’u sembolize eder. Bu kuş, hem öfkeli görünür, hem de ilk varoluşu meydana getirendir. Garip bir şekilde bu kuş, dini metinlerde geçen Sophia’ya benzemektedir. Demurge’nin davranışları yüzünden küçük düşen dişinin hukukçular tarafından ırzına geçilmiş, yani kötü melekler O’nu bu dünyada tutsak etmiştir. )

DİLİ-ME-LİMMU
Abzu’ya varmadan küçük aracım bir kez daha Nanülkara’da bir tur attı. Konsey odasına girdiğimde yedi Usumgal beni sabırla bekliyordu. Karşılama, ilkinden daha coşkulu oldu. Gina’abullerin sembolünün ortasında bulunan Tigeme’yi çevreleyen altı erkek ve çift cinsiyetli kuku oturuyordu. Sağduyulu kraliçemiz beni merkeze çağırdı. Hatları gergin olduğundan yüzünde yorgun bir ifade vardı. Yanına vardığımda boyu hakkında çok net bir fikir elde etmiş oldum; benden üç baş boyu daha uzundu. Tigeme, beni omuzlarımdan tutarak gerçek sesiyle konuşmaya başladı. Sözlerindeki yoğun duyguyu hissediyordum. “Gina’bulların rehberleri olarak bizler en sonunda toplandık. Sağduyulu çocuklarım bugün hem sıkıcı hem karanlık bir Ud’dur (gündür). Anunna olarak adlandırılan ilk yeni serinin bir örneği olarak buradaki Sa’amla buluşmuş olduk. Nindigirlerim (rahibelerim) görevlerini yerine getiremediler, çünkü Sutumların hastalığıyla ilgili sonuçları bize zamanında ulaştıramadılar. Buna rağmen bazılarımızın da baskısıyla oylamada yer almak zorunda kaldık. Beş Usumgal, An’ın projesini gerçekleştirmesini görmek istediklerini ifade ettiler. Karar sabittir. Sutum’lar kötü kaderlerine terk edileceklerdir ve hiç beklemeden bir an önce beklenilen bu yeni seriyi yaratabilmek amacıyla çok miktarda Siensisar (suni matris) toplamamız gerekiyor.” Ağır bir sessizlik tüm odayı sardı. Kisar söz alarak bana sordu; “Sa’am aramıza nasıl geldiğini hatırlıyor musun, öğrenmek istiyoruz.” İlk olarak bu soru bende şaşkınlık uyandırdı. Ancak çabucak neyi öğrenmek istediğini anladım. Ben tam bir ruhum, bölünmüş değilim. Yapmış olduğum seçim budur. Bundan birkaç danna (saat) öncesine kadar sonsuz evrenin ışığında gezinen bir yolcuydum. Gezegenden gezegene derin ve sıcak boşluğu dolaştım. Aynı anda doğan ve sönen güneşleri gördüm. Sürekli hareket içinde olan bu evrende –hassas ve sonsuz sessizliğin ağırlığında- enkarne olmuş kardeşlerimin seslerini duydum. Oğlunuz An’ın çağrısını duydum. Yaklaştım. Işıklı varlıklar bana eşlik ediyorlardı ve sonrasını hatırlıyorum. “ve şimdi de aramızdasın” dedi Kisar. “Şimdi daha sert ve soğuk bir dünyadayım.” Kisar “daha somut bir evrendesin ama…” dedi. “Rahat ol, geldiğin soydan dolayı çok rahat alışacaksın.” “Evet” dedi An, yani yaratanı. “Evrenin bu bölümünün keyfini çıkartacaksın. Bizler çok özel varlıklarız. Hayvan, canlı ve bitki türlerinin efendisiyiz. Yarın olacağı gibi bugün de biz bu dünyaya sahibiz.” “ben bu evrendeki her tür canlının üstünde kendimi görmüyorum.” Bir tehlikeyi haber vermek istercesine Tigeme, kıyafetimi gizlice sıktı. Abzu Aba aniden ayağa kalktı. “Güçlerimizin saflığı konusunda bir tereddütün mü var? Usumgalların çok zeki olmalarını ve çok özel yeteneklere sahip olmalarını ve senin de onlar gibi özel bir varlık olduğunu kabul edemiyor musun? Belki de beklenildiği gibi sen, çok özel ve önemli biri değilsindir. Ansar söz aldı. “Ona cevap verme Sa’am! Ab-ba sana hatırlatmak isteriz ki oylama yapıldı. Sutumların yavaş yavaş kaybolmalarını kabullenmenin çok zor olduğunu biliyoruz ve bu zor dönemde sana desteğimizi sunuyoruz. Ancak bugün Gina’abullar tarihlerinde önemli bir sayfa çeviriyorlar. Yaratanlar olarak hatamızı da kabul etmemiz gerekiyor. Oğlumuz An bize ikinci bir şans sunmakta.. İkinci bir nefes gibi… Tigeme nazikçe söze girdi. “Anunnaların da aynı kaderi paylaşmayacağını nereden bilelim…An bize söyledi,  Eutumların enfeksiyonu başka bir yıldız sisteminden gelmiş. Bu da demektir ki, varlığını bilmediğimiz düşmanlarımız tarafından yakın bir zamanda getirilmiş. Kararınıza rağmen tekrar etmek isterim ki, düşmanımızın kim olduğunu anlamadan, Anunnaların da böyle bir enfeksiyona yakalanmamasını sağlamadan bu kadar aceleyle yeni bir seri yaratmak doğru mu?” Yaradan babam ayağa kalktı “Eresgal (büyük kraliçe) kararımızın üstüne tekrar dönmeyelim. Bu düşmanı buluruz ve cezasını da veririz. Güvence mi istiyorsun? Bil ki, Anunnalar Sutumlara göre çok büyük bir avantaja sahip olacaklar. Amasutumlar gibi sonsuz bir yaşamları olacak. Bu da onları pek çok sıkıntıdan kurtaracak. Tıpkı senin Nindigirlerin gibi. Hatırlatmak isterim, onlar hiçbir zaman virüsten etkilenmediler. “Sadece Kadistular (planlayanlar) sonsuz hayata sahiptir” dedi kraliçemiz. “Bilmiyordum ki Anunnalarını kutsal varlıklar yapacaksın. Sen zaten buna yalnız karar veremezsin An, burada bizden gizlediğin önemli bir nokta var! Usumgalların sonuncusu olarak sana sonsuz güvenimiz var, ancak girişeceğin iş için bize ek garantiler vermen lazım. Oğullarım, bu toplantıyı şu anda durdurmak zorundayım ve daha sonrası için yeni bir oylama emri veriyorum. Bu vesileyle sevgili An’ımız niyeti konusunda bize daha aydınlatıcı bilgiler versin.”  Beş Usumgal memnuniyetsizliğini belirttiler. Zorlanmadan anladım ki dört kuku da benim yaratanımla işbirliği içindeydi. An’ın yaratıcılarından biri olan Kisar, oğlunun tarafını tutuyor, desteklemeye çalışıyordu.  “Erez (kraliçe), oylamamıza neden geri dönüyoruz? An’ın niyeti bellidir. Gelebilecek olan dış müdahalelere karşı bizi koruyacak savaşçılara ihtiyacımız var. Artık düşmanlarımız olduğunu biliyoruz, dikkatli olmalıyız. Anunnalar evrende seyahat edecekler ve sonsuz yaşama ihtiyaçları var.”  An şöyle ekledi “evet, her an vuruşabilecek, gökyüzündeki elitlere ihtiyacımız var. Bugün çok savunmasızız. Bir düşmanımız var, askerimiz olmalı. Acı geçmişimizin bize ders olması lazım.” Tigeme “Ana kaynak adına, savaş, çatışma, bir tek bu kelimeleri duyar oldum. Tamam, belki halledilmesi gereken hassas bir sorunumuz olabilir, Amasutumlarım savaşçıdırlar. Bizi geçmişten beri her zaman korudular. Gisda (hyades’tekiler)daki Amasutumlar tehlikeli silahların sırlarına sahipler, bizi koruyabilirler.”                                         Tigeme artık sinirlenmeye başlamıştı. Bu şekildeki bir planı kraliçemizin kabul etmeyeceğini gören Ansar, cesurca inisiyatif aldı. “Hastalık bizi sinsice etkiledi ve gelecekte neler olacağını bilemiyoruz. Sana sonsuz saygım var Eresgal (büyük kraliçe). Gisda’da bulunan Nindigirlerimiz çok uzakta. Margid’demizde bulunan dişilerimiz, savaşçıdan çok mistikler. Bu nedenle iki tür varlığın yaratılmasını önermekteyim. Bahsetmiş olduğumuz tür, yani Anunnalar çatışma anında bizi koruyacaklar, onun yanında da Kadistular (planlayıcılar) olsun. Çünkü eğer bu evrendeki alanımızı genişletmek istiyorsak, Amasutumlarımıza yardımcı olabilecek yaratıklara ihtiyacımız var.
Sadece sonsuz yaşama sahip olanlar bu görevi yerine getirebilir. Birçok Amasutum galaksimizin çeşitli yerlerine dağılmış durumdalar ve sonsuza kadar bu şekilde yaşayamazlar. Onlardan birçoğu aramıza dönmek istiyor. “
Arkamda olan Tigeme’nin tepkisini göremedim. Ansar’ın bu düşüncesi onun bam teline basmıştı. Kraliçe yeniden söz aldı. “Tamam, aramızda hiçbir anlaşmazlık olsun istemiyorum. Sözleriniz beni memnun ediyor ancak askerlere sonsuz yaşam veremem. Bu iki seriye uzun ömür verebiliriz ancak ölümsüzlüğü veremeyiz. Yeni önerinize göre bu Alagnilerin hepsinin aseksüel olması normal değil. Nedenlerini bildiğiniz gibi Kadistuların büyük bir çoğunluğu cinsel organlara sahip. Böylece Amasutumları dölleyebiliyorlar. Doğal yoldan çocuk yapma konusunda ırkımızı engellemeyelim. Bilimin üstümüze çıkmasına izin vermeyelim. Kanın kanunu, haklarını yeniden ele alsın. İşte çok iyi bir teklif!”  
Çok kısa bir an için An’a baktım. Biraz huzursuzdu. İyi biliyordum ki Anunnaları savaşçı, asker yapmak istiyordu ki onlar için seks hiçbir şey ifade etmiyordu. Aynı alt ırk için ikinci bir tür yaratık yaratma fikri onu hiç memnun etmemişti. Ancak Anunnaların üretimi için kraliçemizden onay almanın tek çaresi buydu. Çok çabuk, yaratanımı sakinleştirmem gerekiyordu.
“Cinsiyeti olanları ben yanıma alırım. Erkek Kadistuları, Nungalları (büyük prensleri) ben yönetirim.” “Tamam Sa’am, anlaşmana saygı duyuyorum.” “Bu çok asil ve ağır bir görevdir” dedi Tigeme.
Bu kontrolsüz müdahalem, yaratıcı babamın bana hangi özellikleri eklediği konusunda da beni uyandırmıştı. Kanunlarımıza göre her yeni yaratılan varlık, yaratıcısından daha üst bir seviyeye ulaşmalıydı. An, ek kozlarımı bilim alanında yapmamıştı. Onun yerine sezgilerle mantığı karıştırarak kuvvetlendirmişti. An rahatlamıştı. “O zaman Anunnaları ben emrim altına alacağım. Ayrı ve aseksüel olanları. Bu evrende emirlerimizi uygulatabilecek ve düşmanlarımıza aman vermeyecek olanları…” Kraliçemiz yeniden söz aldı. “Unutma oğlum, biz uzun zamandan beri barışçıl varlıklarız. Bir tek bize saldıranlara müdahale ederiz.”
Böylece yeni erkek Gina’bullar, iki grup varlıktan oluşacaktı. “An’ın yönetimi ve sorumluluğu altında olanlar güvenliğimizin bekçileri olacak, Nindigirlerimin yardımıyla da Sa’am’ınkiler evrensel barışın hizmetinde ve mantığın bekçileri olacaklar. Bir şey daha, bu görevinizde size eşlik edecek en iyi en meşhur nindigirlerimden ikisinin yanınızda olmalarını istiyorum. Anungalların ve Nungalların yaratımında size destek olacaklar. Bu benim tek isteğimdir. Oğlum, anlaştık mı?”
 “Eresgalım, isteklerin kabulümdür” diye cevap verdi An. Tigeme bana doğru döndü. “Bu görüşmeden önce senin yaratanınla uzun uzun konuştuk. Senin hakkındaki niyetlerini bize anlattı. Sa’am sen teksin. Senin türünden bir tane var. Ve yeni bir tasarımın da başlangıç noktasısın. An seni çok özel bir varlık olarak yaptı ki, yeni bir seriye hayat verme niyetleri konusunda bizi ikna edebilmen için. Bu serinin ilk örneği sensin. Bizim hücrelerimizden yaratılan bu varlıklar sana benzeyecekler, ancak yaratanının sana vermiş olduğu Usumgalların muhteşem davranış biçimlerine sahip olmayacaklar. Şu anda anlaşmaya vardık. Anunnaların ve Nungalların uzun bir ömrü olacak fakat ölümsüz olmayacaklar. An senin, bu asil görevde yardım etmen için yanında olmanı istiyor. Sen yaratacaksın ve Amasutumlara ve bizim müttefikimiz olan Kadistulara destek olacak Nungallar senin sorumluluğun altında olacaklar. An oğlumuz ise, Anunnalardan sorumlu olacak, bir zorlukla karşılaştığımızda bizi koruyacaklar. Yaratıcı babanı kutsa! Muhteşem bir varlık olduğun ve böyle yaşama şansını sana verdiği için şeref duyman lazım.”
An’ı selamlamak için yere eğildim. “Bütün bu iyilikler için seni kutsuyor ve onurlandırıyorum Yaradan’ım!... Kraliçemiz bir kez daha söz aldı. “Şu andan itibaren süreç başlayabilir. Haydi çocuklarım dağılın ve çalışın.”

Böylece çalışmaya başladık. An, tam olarak istediğini elde edemese de Anunnaların yaratımına onay verilmişti. Ben ise yaratıcı babamın planında hiç olmayan varlıkların yapımında çalışacaktım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder