USUMGALLAR,
ANUNNA’ların YAPIMINA İZİN VERİYOR...
Demiurge’nin gücü
delilik! Çünkü aptaldı ve hiç zekası yoktu. Dünyayı yarattığına inanıyordu.
Sophia’nın ona karşı çalıştığını bilmiyordu.
(Not: Demiorge
Yunanca Demiurgos’tan gelmekte. “Yaradan veya zanaatkar” Dini metinlerde
başarısız yaratıcı olarak geçmektedir ve kendini gerçek Tanrı’nın (Ana Kaynak)
yerine koymakta. Kabiliyetsiz yaradan diye bilinir. Sophia, dini metinlerde
(Yunancada bilge) Ana Kraliçe anlamında ve gerçek yaratım sürecini başlatan
diye geçer. Bu bilgelik, birçok eski metinde yer almaktadır. Mesela, İncil’de
olduğu gibi Ana Tanrıça dolaylı yoldan çok kurnazca sembolize edilmiş,
İbranice’de Hokhomah –bilgelik kelimesi altına gizlenmiştir. Bu kelimeyi
Sümerceye tercüme ettiğimizde, ( Sümerde O harfi yoktur) Hu-uk-mah bilgeliği ve
bilinci büyüten, kabarık bir kuştur. Mucizevi şekilde kuş veya kumru Ana
Tanrıça’yı evrensel boyutta sembolize eder. Hristiyanlıkta da kuş, Kutsal Ruh’u
sembolize eder. Bu kuş, hem öfkeli görünür, hem de ilk varoluşu meydana
getirendir. Garip bir şekilde bu kuş, dini metinlerde geçen Sophia’ya
benzemektedir. Demurge’nin davranışları yüzünden küçük düşen dişinin hukukçular
tarafından ırzına geçilmiş, yani kötü melekler O’nu bu dünyada tutsak etmiştir.
)
DİLİ-ME-LİMMU
Abzu’ya varmadan
küçük aracım bir kez daha Nanülkara’da bir tur attı. Konsey odasına girdiğimde
yedi Usumgal beni sabırla bekliyordu. Karşılama, ilkinden daha coşkulu oldu. Gina’abullerin
sembolünün ortasında bulunan Tigeme’yi çevreleyen altı erkek ve çift cinsiyetli
kuku oturuyordu. Sağduyulu kraliçemiz beni merkeze çağırdı. Hatları gergin
olduğundan yüzünde yorgun bir ifade vardı. Yanına vardığımda boyu hakkında çok
net bir fikir elde etmiş oldum; benden üç baş boyu daha uzundu. Tigeme, beni
omuzlarımdan tutarak gerçek sesiyle konuşmaya başladı. Sözlerindeki yoğun
duyguyu hissediyordum. “Gina’bulların rehberleri olarak bizler en sonunda
toplandık. Sağduyulu çocuklarım bugün hem sıkıcı hem karanlık bir Ud’dur
(gündür). Anunna olarak adlandırılan ilk yeni serinin bir örneği olarak
buradaki Sa’amla buluşmuş olduk. Nindigirlerim (rahibelerim) görevlerini yerine
getiremediler, çünkü Sutumların hastalığıyla ilgili sonuçları bize zamanında
ulaştıramadılar. Buna rağmen bazılarımızın da baskısıyla oylamada yer almak
zorunda kaldık. Beş Usumgal, An’ın projesini gerçekleştirmesini görmek
istediklerini ifade ettiler. Karar sabittir. Sutum’lar kötü kaderlerine terk
edileceklerdir ve hiç beklemeden bir an önce beklenilen bu yeni seriyi
yaratabilmek amacıyla çok miktarda Siensisar (suni matris) toplamamız
gerekiyor.” Ağır bir sessizlik tüm odayı sardı. Kisar söz alarak bana sordu; “Sa’am
aramıza nasıl geldiğini hatırlıyor musun, öğrenmek istiyoruz.” İlk olarak bu
soru bende şaşkınlık uyandırdı. Ancak çabucak neyi öğrenmek istediğini anladım.
Ben tam bir ruhum, bölünmüş değilim. Yapmış olduğum seçim budur. Bundan birkaç
danna (saat) öncesine kadar sonsuz evrenin ışığında gezinen bir yolcuydum.
Gezegenden gezegene derin ve sıcak boşluğu dolaştım. Aynı anda doğan ve sönen
güneşleri gördüm. Sürekli hareket içinde olan bu evrende –hassas ve sonsuz
sessizliğin ağırlığında- enkarne olmuş kardeşlerimin seslerini duydum. Oğlunuz
An’ın çağrısını duydum. Yaklaştım. Işıklı varlıklar bana eşlik ediyorlardı ve
sonrasını hatırlıyorum. “ve şimdi de aramızdasın” dedi Kisar. “Şimdi daha sert
ve soğuk bir dünyadayım.” Kisar “daha somut bir evrendesin ama…” dedi. “Rahat
ol, geldiğin soydan dolayı çok rahat alışacaksın.” “Evet” dedi An, yani
yaratanı. “Evrenin bu bölümünün keyfini çıkartacaksın. Bizler çok özel
varlıklarız. Hayvan, canlı ve bitki türlerinin efendisiyiz. Yarın olacağı gibi
bugün de biz bu dünyaya sahibiz.” “ben bu evrendeki her tür canlının üstünde
kendimi görmüyorum.” Bir tehlikeyi haber vermek istercesine Tigeme, kıyafetimi
gizlice sıktı. Abzu Aba aniden ayağa kalktı. “Güçlerimizin saflığı konusunda
bir tereddütün mü var? Usumgalların çok zeki olmalarını ve çok özel yeteneklere
sahip olmalarını ve senin de onlar gibi özel bir varlık olduğunu kabul edemiyor
musun? Belki de beklenildiği gibi sen, çok özel ve önemli biri değilsindir.
Ansar söz aldı. “Ona cevap verme Sa’am! Ab-ba sana hatırlatmak isteriz ki
oylama yapıldı. Sutumların yavaş yavaş kaybolmalarını kabullenmenin çok zor
olduğunu biliyoruz ve bu zor dönemde sana desteğimizi sunuyoruz. Ancak bugün Gina’abullar
tarihlerinde önemli bir sayfa çeviriyorlar. Yaratanlar olarak hatamızı da kabul
etmemiz gerekiyor. Oğlumuz An bize ikinci bir şans sunmakta.. İkinci bir nefes
gibi… Tigeme nazikçe söze girdi. “Anunnaların da aynı kaderi paylaşmayacağını
nereden bilelim…An bize söyledi,
Eutumların enfeksiyonu başka bir yıldız sisteminden gelmiş. Bu da
demektir ki, varlığını bilmediğimiz düşmanlarımız tarafından yakın bir zamanda
getirilmiş. Kararınıza rağmen tekrar etmek isterim ki, düşmanımızın kim
olduğunu anlamadan, Anunnaların da böyle bir enfeksiyona yakalanmamasını
sağlamadan bu kadar aceleyle yeni bir seri yaratmak doğru mu?” Yaradan babam
ayağa kalktı “Eresgal (büyük kraliçe) kararımızın üstüne tekrar dönmeyelim. Bu
düşmanı buluruz ve cezasını da veririz. Güvence mi istiyorsun? Bil ki, Anunnalar
Sutumlara göre çok büyük bir avantaja sahip olacaklar. Amasutumlar gibi sonsuz
bir yaşamları olacak. Bu da onları pek çok sıkıntıdan kurtaracak. Tıpkı senin
Nindigirlerin gibi. Hatırlatmak isterim, onlar hiçbir zaman virüsten
etkilenmediler. “Sadece Kadistular (planlayanlar) sonsuz hayata sahiptir” dedi
kraliçemiz. “Bilmiyordum ki Anunnalarını kutsal varlıklar yapacaksın. Sen zaten
buna yalnız karar veremezsin An, burada bizden gizlediğin önemli bir nokta var!
Usumgalların sonuncusu olarak sana sonsuz güvenimiz var, ancak girişeceğin iş
için bize ek garantiler vermen lazım. Oğullarım, bu toplantıyı şu anda
durdurmak zorundayım ve daha sonrası için yeni bir oylama emri veriyorum. Bu vesileyle
sevgili An’ımız niyeti konusunda bize daha aydınlatıcı bilgiler versin.” Beş Usumgal memnuniyetsizliğini belirttiler.
Zorlanmadan anladım ki dört kuku da benim yaratanımla işbirliği içindeydi.
An’ın yaratıcılarından biri olan Kisar, oğlunun tarafını tutuyor, desteklemeye
çalışıyordu. “Erez (kraliçe), oylamamıza
neden geri dönüyoruz? An’ın niyeti bellidir. Gelebilecek olan dış müdahalelere
karşı bizi koruyacak savaşçılara ihtiyacımız var. Artık düşmanlarımız olduğunu
biliyoruz, dikkatli olmalıyız. Anunnalar evrende seyahat edecekler ve sonsuz
yaşama ihtiyaçları var.” An şöyle ekledi
“evet, her an vuruşabilecek, gökyüzündeki elitlere ihtiyacımız var. Bugün çok
savunmasızız. Bir düşmanımız var, askerimiz olmalı. Acı geçmişimizin bize ders
olması lazım.” Tigeme “Ana kaynak adına, savaş, çatışma, bir tek bu kelimeleri
duyar oldum. Tamam, belki halledilmesi gereken hassas bir sorunumuz olabilir,
Amasutumlarım savaşçıdırlar. Bizi geçmişten beri her zaman korudular. Gisda
(hyades’tekiler)daki Amasutumlar tehlikeli silahların sırlarına sahipler, bizi
koruyabilirler.” Tigeme
artık sinirlenmeye başlamıştı. Bu şekildeki bir planı kraliçemizin kabul
etmeyeceğini gören Ansar, cesurca inisiyatif aldı. “Hastalık bizi sinsice etkiledi
ve gelecekte neler olacağını bilemiyoruz. Sana sonsuz saygım var Eresgal (büyük
kraliçe). Gisda’da bulunan Nindigirlerimiz çok uzakta. Margid’demizde bulunan
dişilerimiz, savaşçıdan çok mistikler. Bu nedenle iki tür varlığın
yaratılmasını önermekteyim. Bahsetmiş olduğumuz tür, yani Anunnalar çatışma
anında bizi koruyacaklar, onun yanında da Kadistular (planlayıcılar) olsun.
Çünkü eğer bu evrendeki alanımızı genişletmek istiyorsak, Amasutumlarımıza
yardımcı olabilecek yaratıklara ihtiyacımız var.
Sadece sonsuz
yaşama sahip olanlar bu görevi yerine getirebilir. Birçok Amasutum galaksimizin
çeşitli yerlerine dağılmış durumdalar ve sonsuza kadar bu şekilde yaşayamazlar.
Onlardan birçoğu aramıza dönmek istiyor. “
Arkamda olan
Tigeme’nin tepkisini göremedim. Ansar’ın bu düşüncesi onun bam teline basmıştı.
Kraliçe yeniden söz aldı. “Tamam, aramızda hiçbir anlaşmazlık olsun istemiyorum.
Sözleriniz beni memnun ediyor ancak askerlere sonsuz yaşam veremem. Bu iki
seriye uzun ömür verebiliriz ancak ölümsüzlüğü veremeyiz. Yeni önerinize göre
bu Alagnilerin hepsinin aseksüel olması normal değil. Nedenlerini bildiğiniz
gibi Kadistuların büyük bir çoğunluğu cinsel organlara sahip. Böylece
Amasutumları dölleyebiliyorlar. Doğal yoldan çocuk yapma konusunda ırkımızı
engellemeyelim. Bilimin üstümüze çıkmasına izin vermeyelim. Kanın kanunu,
haklarını yeniden ele alsın. İşte çok iyi bir teklif!”
Çok kısa bir an
için An’a baktım. Biraz huzursuzdu. İyi biliyordum ki Anunnaları savaşçı, asker
yapmak istiyordu ki onlar için seks hiçbir şey ifade etmiyordu. Aynı alt ırk
için ikinci bir tür yaratık yaratma fikri onu hiç memnun etmemişti. Ancak
Anunnaların üretimi için kraliçemizden onay almanın tek çaresi buydu. Çok
çabuk, yaratanımı sakinleştirmem gerekiyordu.
“Cinsiyeti olanları
ben yanıma alırım. Erkek Kadistuları, Nungalları (büyük prensleri) ben
yönetirim.” “Tamam Sa’am, anlaşmana saygı duyuyorum.” “Bu çok asil ve ağır bir
görevdir” dedi Tigeme.
Bu kontrolsüz
müdahalem, yaratıcı babamın bana hangi özellikleri eklediği konusunda da beni
uyandırmıştı. Kanunlarımıza göre her yeni yaratılan varlık, yaratıcısından daha
üst bir seviyeye ulaşmalıydı. An, ek kozlarımı bilim alanında yapmamıştı. Onun
yerine sezgilerle mantığı karıştırarak kuvvetlendirmişti. An rahatlamıştı. “O
zaman Anunnaları ben emrim altına alacağım. Ayrı ve aseksüel olanları. Bu
evrende emirlerimizi uygulatabilecek ve düşmanlarımıza aman vermeyecek
olanları…” Kraliçemiz yeniden söz aldı. “Unutma oğlum, biz uzun zamandan beri
barışçıl varlıklarız. Bir tek bize saldıranlara müdahale ederiz.”
Böylece yeni erkek
Gina’bullar, iki grup varlıktan oluşacaktı. “An’ın yönetimi ve sorumluluğu
altında olanlar güvenliğimizin bekçileri olacak, Nindigirlerimin yardımıyla da
Sa’am’ınkiler evrensel barışın hizmetinde ve mantığın bekçileri olacaklar. Bir
şey daha, bu görevinizde size eşlik edecek en iyi en meşhur nindigirlerimden
ikisinin yanınızda olmalarını istiyorum. Anungalların ve Nungalların
yaratımında size destek olacaklar. Bu benim tek isteğimdir. Oğlum, anlaştık
mı?”
“Eresgalım, isteklerin kabulümdür” diye cevap
verdi An. Tigeme bana doğru döndü. “Bu görüşmeden önce senin yaratanınla uzun
uzun konuştuk. Senin hakkındaki niyetlerini bize anlattı. Sa’am sen teksin.
Senin türünden bir tane var. Ve yeni bir tasarımın da başlangıç noktasısın. An
seni çok özel bir varlık olarak yaptı ki, yeni bir seriye hayat verme niyetleri
konusunda bizi ikna edebilmen için. Bu serinin ilk örneği sensin. Bizim
hücrelerimizden yaratılan bu varlıklar sana benzeyecekler, ancak yaratanının
sana vermiş olduğu Usumgalların muhteşem davranış biçimlerine sahip
olmayacaklar. Şu anda anlaşmaya vardık. Anunnaların ve Nungalların uzun bir
ömrü olacak fakat ölümsüz olmayacaklar. An senin, bu asil görevde yardım etmen
için yanında olmanı istiyor. Sen yaratacaksın ve Amasutumlara ve bizim
müttefikimiz olan Kadistulara destek olacak Nungallar senin sorumluluğun
altında olacaklar. An oğlumuz ise, Anunnalardan sorumlu olacak, bir zorlukla
karşılaştığımızda bizi koruyacaklar. Yaratıcı babanı kutsa! Muhteşem bir varlık
olduğun ve böyle yaşama şansını sana verdiği için şeref duyman lazım.”
An’ı selamlamak
için yere eğildim. “Bütün bu iyilikler için seni kutsuyor ve onurlandırıyorum
Yaradan’ım!... Kraliçemiz bir kez daha söz aldı. “Şu andan itibaren süreç
başlayabilir. Haydi çocuklarım dağılın ve çalışın.”
Böylece çalışmaya
başladık. An, tam olarak istediğini elde edemese de Anunnaların yaratımına onay
verilmişti. Ben ise yaratıcı babamın planında hiç olmayan varlıkların yapımında
çalışacaktım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder